30 Ocak 2012 Pazartesi

SAG Ödülleri'ne 'beyaz' damgası!

Dün akşam SAG (Screen Actors Guild) Ödülleri sahiplerini buldu. Tabi ki, ödüller kadar kırmızı halı töreni de büyük önem taşıyor. Şahsen, bazı istisnalar dışında çok şık elbise göremedim. Bence çok vasat bir kırmızı halıydı. En çok dikkatimi çeken ise, beyaz rengin ağırlığı oldu. Kırmızı halı töreninde, diğer hiçbir renk beyaz kadar ön plana çıkmadı. Ben, gece elbiselerinde beyazdan hiç hoşlanmıyorum; sanki sadece gelinliğe yakışıyor gibi geliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

Elizabeth Chambers-Gucci



Gretcen Mol - L'Wren Scott

Judy Greer-Collette Dinnigan

Julianna Margulies - Calvin Klein

Katrina Bowden- Amsel

Kelly Osbourne - Badgley Mischka

Kristen Wiig - Balenciaga

Rose Byrne - Elie Saab

Tilda Swinton - Lanvin

Viola Davis - Marchesa

Zoe Saldana - Givenchy

27 Ocak 2012 Cuma

Madonna'nın ellerinin nesi var?

Son zamanlarda Madonna'ya dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama eldivenler, vazgeçemediği aksesuarlar arasında başı çekiyor. Neden mi? Çünkü, ne yazık ki artık yaşlandı ve her ne kadar yüzüne botox yaptırsa da, vücudunu sağlıklı beslenerek ve spor yaparak genç tutsa da, elleri bütün gerçeği yansıtıyor. Şu anda da ellerini de düzeltmek için bir tedavi gördüğünden şüpheleniyorum. Bakalım yakında çıkar kokusu zaten !





İşte ellerinin hali de bu durumda... 



Sevgili Madonna,
İsterse ellerin tamamen buruşsun, yüzün yaşlılıktan tanınmıyacak hale gelsin, biz Selin ve Elif (en fazla da Elif başta olmak üzere) her zaman seni severiz. Lütfen bu yaz İstanbul'da konser vereceğinin dedikoduları gerçek olsun! 

Öptük 


'The Artist' tavsiye edilir!

Oscar Töreni öncesi bütün aday filmleri izlemek istiyorum aslında ama şimdiye kadar dört tanesini izleyebildim sadece. Bugün de 4 numaralı filmi, 10 dalda Oscar'a aday gösterilen 'The Artist'i seyretme şansım oldu. 'The Artist', 1920'li yıllarda Hollywood'u ve sessiz sinemadan, sesli sinemaya geçiş dönemini anlatıyor. Zaten filmin kendisi de sessiz. Her ne kadar başta, 'nasıl izleyeceğim diyalog olmadan?' diye düşündürse de, sonradan filmin akışına kendinizi kaptırıyorsunuz ve hatta çok da zevk alıyorsunuz. Çünkü seçilen müzikler harika, oyunculuk çok iyi ve diyalogları kendi kafanızda yorumlamak da ayrı bir tat veriyor insana. En iyi film ödülünü alır mı bilmiyorum ama bence baya iddialı.



Filmin en dikkat çekici ve bence en sempatik oyuncularından biri de, tabi ki köpek oldu! Golden Globe'a da damgasını vuran Uggie adlı bu köpek, bence tam Oscarlık bir oyunculuk sergiledi. 


Ayrıca filmde Berenice Bejo'nun canlandırdığı Peppy Miller karakterinin, George Valentin'in ceketiyle kendi kendini sevdiği sahneye bayıldım :)




24 Ocak 2012 Salı

The Girl With The Dragon Tattoo

Sonunda 'The Girl With The Dragon Tattoo' filmini seyredebildim. Kitap uyarlaması filmleri genelde sevmem ama bu film süper olmuş. Özellikle Rooney Mara çok başarılı. Buyrun filmin fragmanına bir göz atın;


Filmi seyrettikten sonra, evde tv izlerken bir baktım David Letterman'a Rooney Mara konuk. Kadın, o kadar rolüne bürünmüş ki, programı izlerken sanki Lisbeth Salander kılığa girmiş gibi geldi. Normalde vücudunun hiçbir yerinde dövme ve piercing olmayan Mara, film için birçok yerini deldirmek zorunda kalmış. Ama göğüslerindekini, ikinci film için tekrar deldirmek zorunda kalmamak için çıkarmıyormuş. Daha önce David Fincher ile 'The Social Network'te çalışan Mara, Lisbeth rolü için tam 2.5 ay boyunca sürekli deneme çekimlerine çağrılmış. İki film arasında ne kadar da farklı görünüyorlar di mi?




Rooney Mara'nın ismini daha çoook duyacağız...

21 Ocak 2012 Cumartesi

Josh Kelley 'Naleigh Moon'


Katherine Heigl ve Josh Kelley çiftini çok beğeniyorum. 2009 senesinde evlat edindikleri Naleigh de çok tatlı :) Josh Kelley, kızı için 'Naleigh Moon' adında çok güzel bir şarkı yazmış ve video yayınlamış. Videoda minik Naleigh'in çok güzel anları var. Heigl ve Kelley'nin bebeklerine sevgi dolu bakışlarına hayran oldum. Jay Z'den sonra ikinci çocuğu için şarkı yapan isim oldu Josh Kelly

20 Ocak 2012 Cuma

Louis Vuitton 2012 ilkbahar-yaz çantaları

Ben kesinlikle kış insanı değilim. Üşümekten, kat kat giyinmekten nefret ediyorum. Yaz gelsin, tiril tiril giyenelim ve üşümeyelim istiyorum. Hem yazın, moda da daha bir güzel olmuyor mu? Sokaklar, rengarenk giyinmiş, mutlu insanlarla doluyor. Mesela, Louis Vuitton'un 2012 ilkbahar-yaz çanta koleksiyonu da şeker gibi. Pastel tonları, yazı çağırıştıran renkler ve dokular. Bakmaya doyamadım...


Basket: 3150 Dolar


Bonded Pochette 2970 Dolar


Crocodile Old Speedy Flap 33000 Dolar


Mama Croco Pochette 18.850 Dolar


Mama Perles Pochette 6250 Dolar



Monogram Denim Speedy Squat Pochette 2030 Dolar


Monogram Bouclettes Speedy 4200 Dolar


Suship Speedy North-South 4700 Dolar


Monogram Transparent Lockit Clutch 1880 Dolar


Coquille D'Oeuf

Bu çantanın yapımında tam 12.500 parça yumurta kabuğu kullanılmış ve yapımı 300 saatten fazla sürmüş. Bu yüzden de fiyatı tam 101.000 Dolar. Kim alır acaba bu kadar para verip? Victoria Beckham? :)

19 Ocak 2012 Perşembe

Taylor Swift Vogue'a kapak olursa

Taylor Swift'e bir türlü ısınamadım. Kadın, Amerika'da fırtınalar estiriyor ama bence çok itici ve antipatik. Henüz 22 yaşında ama milyonlarca albüm sattı, bir sürü Grammy kazandı... Başarısına diyecek lafım yok, sadece şapka çıkartabilirim :) Fakat gel gör ki, bir insan beni bu kadar itemez! Sırf bu yüzden, bir tane şarkısını bile dinleyemedim. Bir de gitti Jake Gyllenhaal'le çıktı ya bir ara, iyice deliye döndüm. Neyse ki, kısa sürdü ilişkileri :)
Şimdi de Taylor Swift, Amerikan Vogue'a kapak olmuş. Bence hiç Vogue'a yakışır bir insan değil. Yine de kapakta, olduğundan çok daha güzel çıkmış. Biraz Brigitte Bardot esinlenmeleri hissettim...


Bir de Brigitte Bardot'ya bakalım..



Michelle Williams GQ kapağında

Marilyn Monroe, beyazperdenin en güzel ve efsanevi isimlerinden biri. 36 yaşında gizemli bir şekilde hayata veda etmesi (ben de intihar etmediğini düşünenlerdenim), kısacık hayatına sığdırdığı üç evliliği ve aralarında dönemin Amerika Başkanı Kennedy'nin de olduğu sayısız sonu hüsranla biten aşkları, ruhsal iniş çıkışları ile benim gözümde dışarıdan ışıltılı ama içeriden hep mutsuz bir kadın izlenimi çizdi. Taa lise yıllarımda, hayatını anlatan bir kitabı okumuş ve "keşke daha mutlu ve uzun bir hayatı olsaydı" diye düşünmüştüm. Sinema dünyası için de, Marilyn Monroe'nun hayatı çok zengin bir hazine. Bu sebeple de onun hakkında sayısız film yapıldı. Son olarak da, Michelle Williams'ın başrolde oynadığı 'My Week With Marilyn' gündemde. Bence, Michelle Williams, Marilyn için bugüne kadar seçilmiş en iyi ve en doğru isim. Zaten Golden Globe'da da müzikal/komedi dalında en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandı. Filmi de çok merak ediyorum bu arada.

Michelle Williams, GQ Dergisi için, Marilyn Monroe kılığında muhteşem pozlar vermiş. Sizce de çok benzememiş mi?





Bir de Marilyn'in kendisine bakın ve kıyaslayın :)




Mutlaka izlenilmesi gereken bir film, The Descendants


Her zaman filmleri kötüleyecek değilim :) Bu sefer de size, bir film önerisi yapacağım. Geçen hafta en iyi film ve en iyi erkek oyuncu dalında Golden Globe kazanan 'The Descendants', kesinlikle izlenmesi gereken bir film. Karısı, bir tekne kazasında komaya giren bir adamın, iki kızıyla yaşadıklarını anlatıyor. Tabi ki, bu kadar sıradan bir konu değil, filmin içinde sürprizler de var. Bence, çok sıcak ve güzel bir filmdi. George Clooney, tam anlamıyla döktürmüş.



Ayrıca filmin genç oyuncularından Shailene Woodley, geleceğin en gözde starlarından biri olacağının sinyallerini verdi bence. Shailene, hem çok güzel hem de çok yetenekli.

Filmde diğer dikkatimi çeken isim ise; Matthew Lillard oldu. Scream'den tanıdığımız Lillard, acayip yaşlanmış geldi bana.

18 Ocak 2012 Çarşamba

Madonna'nın ödüllü şarkısı

Madonna'yı gerçekten de akrabam gibi görüyorum artık. Çünkü kızkardeşim Elif, ilkokul 1'den beri onun hayranı. E, biz de doğal olarak ailece onunla yıllardır iç içe yaşadık. Onun müziğini, dansını, kişiliğini çok beğeniyorum. Bence, o şu anda dünyadaki en büyük star. Ondan daha iyisi ya da en azından onun gibisi bir daha gelir mi hiç bilmiyorum. Hiç de sanmıyorum açıkçası. Geçtiğimiz akşam Golden Globe'da, W.E. filmi için yazdığı şarkısı 'Masterpiece' ile 'en iyi orijinal şarkı' dalında ödül aldı. Şarkı tam anlamıyla adı gibi 'masterpiece'. Sözler ve müzik muhteşem...

Golden Globe After Party

Tabii ki bir de after partiler var. Benim aralarından seçtiğim şıklar ve rüküşler...
Cameron Diaz
Kobalt mavisi Monique Lhuillier elbisesi çok şık ama saçları konusunda emin olamadım. 

Emma Roberts
Gayet sade bir Zac Posen


Jaime King
Valentino Couture ama bu kadar kötü görünebilir. Sanki Mahmutpaşa malı. Zaten saç ve makyaj da berbat.

Kim Kardashian
Kim'ciğim bence çok şık. Elbisesi Bruce Oldfield

Lauren Conrad
Paper Crown adlı yaratıcılıktan uzak markasına ait bir tasarım. 

Lindsay Lohan
Hayret ettim, sıfır dekolte giyinmiş. Prada elbise bu kadar harcanır bir insanın üzerinde. O saçın hali nedir?
Elle MacPherson
Keşke ödül töreninde de bu Roberto Cavalli elbiseyi giyseymiş


Miranda Kerr
Bu Dolce & Gabbana elbiseyi herhalde Miranda Kerr'den daha iyi kimse taşıyamaz. Nefis!


Rachel Zoe
Tabi ki kendi koleksiyonundan bir tasarım giydi.